Göz Hastalıkları

Klinik Hakkında

Genel Bilgiler

Uzmanlık öğrencilerimizin göz hastalıkları alanında Tıpta Uzmanlık Kurulu Yönetmeliğine uygun olarak çağdaş, yetkin, pozitif bilimleri kendine rehber edinen, kendine güvenen, göz hastalıkları tanı, tedavi ve cerrahisine hakim, hastalarına objektif olarak ve sağ duyu ile yaklaşan, hekimlik pratiğinde tıbbın ilkelerine ve toplumumuzun örf, adet kurallarına bağlı olan, merhametli, adaletli, hukuk kurallarına göre riayet eden, sürekli bilim üreten ve bilimsel düşünen, bilimsel platformlarda sürekli yer almayı amaçlayan, ulusal ve uluslararası platformda kendini, ülkesini en iyi şekilde temsil eden, tıbbi gelişmeleri en hızlı şekilde takip edip pratikte uygulamayı amaçlayan, atılımcı kişiliğe sahip birey ve hekimler yetiştirmek temel amacımızdır. Anabilim dalımızda göz hastalıkları ile ilgili tüm alt birimler bulunmakla birlikte, yoğun çalışma programımızın yanında akademik faaliyetler, makale sunumları, bilimsel literatür takibi, cerrahi tekniklerin teorik olarak gözden geçirilmesi ve düzenli olarak sınav programının uygulaması hedeflenmektedir.

 Tarihçemiz

Oftalmoloji yunanca ophthalmos (göz) ve logos (kelime) sözcüklerinden köken almaktadır.
Eflatun (M.Ö. 4.yy) gözden yayılan ışınların objeleri kavradığını söylemiştir. Theophrastus gözün ateş içerdiği metaforunu kullanmıştır. Bunlara karşın Aristo görmenin gözden yayılan ışınlarla değil göze giren ışınlarla gerçekleştiğini savunmuştur.
İskenderiye’de Efesli Rufus gibi anatomistlerin diseksiyon çalışmalarından da yararlanarak Galen (M.S. 2yy) retina, üvea, kornea, iris, gözyaşı bezleri, göz kapakları, vitreus, aköz sıvı, kristalin lens gibi gözün temel anatomik ve fizyolojik özelliklerini belirlemiştir. Görmenin beyinden kaynaklanan ışınların içi boş bir optik sinirden göze iletildiğini ve ışınların gözden yayılarak görmeyi gerçekleştirdiği teorisini savunmuştur. Kristalin lensin görmenin en önemli parçası olduğunu söylemiştir.
Orta çağ İslam felsefesi ve tıbbında da göz ilgi çekmiştir. Galen’in çalışmalarını takip ederek al Kindi ve Huneyn İbn-İshak (9.yy) ışınların gözden yayılması teorisini savunmuşlardır. Bağdatlı al Razi pupil daralması ve genişlemesini keşfetmiş, al Haytan gözün kuvvetli ışıkta hasar gördüğünü yazmıştır. Bu iki düşünür ve İbn-i Sina ışınların göze girerek gözü etkilediğini savunmuşlardır.
İbn-i Sina’nın orta çağ ve Rönesans tıbbına olan büyük etkisiyle orta çağ Avrupalı düşünürler ışığın göze girerek gözü etkilediği teorisine daha yakın olmuşlardır. Leonordo da Vinci de önce ışınların göze girerek gözü etkilediği teorisine yakınlaşmıştır.
On altıncı yüzyıldan itibaren kristalin lensin görmenin en önemli organı olması fikrinden uzaklaşılarak, optik sinir ve retinanın görme üzerinde daha önemli olması fikri üzerine yoğunlaşılmıştır. 1604’te Kepler nesnelerin imaj olarak iç bükey retina üzerine düştüğü fikrini öne sürmüştür.
Suşruta, yaklaşık 5.yy’da Hindistan’da yazdığı Suşruta Samhita adlı kitabında gözle ilgili 72 hastalığı, göz cerrahi aletlerini ve göz cerrahisini anlatmaktadır. Aynı zamanda katarakt ameliyatı yapan ilk cerrah olarak kabul edilmektedir. Suşruta’nın sivri bir şişle ön kamaraya girerek bulanık lensi vitreus içine attığı bilinmektedir.
Arap bilim adamları göz anatomisi hakkında ilk yazan ve çizimleri yapanlardandırlar. Göz anatomisi ile bilinen en eski şekil Hunain İbn İshak’ın Göz üzerine on inceleme adlı kitabındadır.
Oldukça sık görülen bir hastalık olduğu için katarakt ameliyatının tarihçesi MÖ 2000’li yıllara kadar uzanmaktadır. Tarih kitaplarında ilk katarakt ameliyatının Babil’de bulanıklaşan göz merceğinin göze uygulanan bir darbe ile göz içine düşürülmesi şeklinde yapıldığı bilinmektedir.11.yy’da Müslüman doktor Ammar yumuşak kataraktları geliştirdiği bir tüp içine emerek çıkartmış ve bu konuda oldukça önemli bir adım atmıştır. 1747’de bulanıklaşan merceğin gözün içine düşürülmek yerine gözün dışına alınmaya başlamasıyla modern cerrahinin ilk adımları atılmıştır. Ancak gözün dışına alınan merceğin yerine mercek konamadığı için hastalar oldukça kalın camlı gözlük takmak zorunda kalmışlardır. İkinci dünya savaşında İngiliz savaş uçaklarının gölgeliklerinin yapımında kullanılan plastiğin çatışmalar sırasında pilotların gözüne kaçtığı ve gözde yabancı cisim reaksiyonu yaratmadığı gözlenmiş, ve böylece ilk göz içi merceği fikri böylece doğmuştur.
Günümüzde ise oftalmoloji gelişen teknoloji ile çağ atlamış özellikle katarakt cerrahisi insan vücudunda en sık ve en başarılı uygulanan cerrahi olarak yerini almıştır. Günümüzde katarakt cerrahisi ufak bir kesiden dikişsiz olarak uygulanmakta ve göz içine o küçük kesiden katlanarak yerleştirilen göz içi mercekleri kullanılmaktadır. En son teknolojik aletlerin kullanıldığı bu cerrahi ülkemizin en ücra köşelerine kadar yayılmış yüzlerce cerrahımız tarafından başarı ile uygulanmaktadır

 

 

27 Eylül 2022